Yağız 22 Aralık 2015 mevlid kandilinde dünyaya gözlerini açtı. Minik elleri pembe teni parlak gözleriyle hayatımıza ışık oldu. Çok güzel bir bebekti görenler hayran kalırdı güzelliğine. Yusuf yüzlü diye severdik. Yağız büyüdükçe karakter özellikleri tek tek şekilleniyordu. Fıtratının eşi benzeri yoktu, bazen ne sevap işledikte seni bize nasip etti Rabbimiz derdik. Merhametli şefkatli sevgi dolu ve yaşıtlarından çok farklı ilgi alanları vardı. Bilim dergilerine merak sarmıştı. Kendine ait kocaman bir kütüphanesi bulunuyor ve kitaplarının çoğunluğunu Tübitak kitapları oluşturuyordu.3 yaşında okuma ve yazma, İngilizce saymayı kendi kendine öğrendi. Farklı bir zekaya sahipti. Yaşıtlarının çok ilerisindeydi. Yaşıtları gibi davranmazdı daha olgun ve bilge davranırdı. Farkındalığı çok yüksekti, her zaman her şeyini paylaşmayı çok severdi. Oyuncaklarını bisikletini asla kıskanmazdı aksine arkadaşları oynadıkça mutlu olurdu. Büyüdüğünde bilim insanı ve cumhurbaşkanı olmak istiyorum derdi. Bulmaca çözmeye bayılırdı. Doğa olaylarına karşı çok ilgiliydi nasıl oluştuklarını çok merak eder ve kitap almamı isterdi. İlkokula başladığında sınıfının en başarılı öğrencilerinin başında geliyordu. Öğretmeni Yağız’ın ışığını fark etmişti bilsem sınavına girmişti.
Yağız bu kadar başarılı ve gelecek vaad ederken bazı değişikliler fark etmeye başlamıştım. Tuvalete gidiyor ve saatlerce çişinin geldiğini söylüyordu, bacaklarında güçsüzlük ve tek ayak üzerinde duramama gibi değişiklikler. Bunlar bana pek anlam ifade etmesede 16 Mayıs da Yağız’ın sol gözünün kaydığını fark ettim ve yağız bana anne çift görüyorum dedi. Hemen göz doktoruna randevu aldık bizi nörolojiye yönlendirdi. Orada yapılan muayenede acil MR istendi ve bir aile için hayatta duyabileceğimiz en kötü haberi aldık. Öpmeye kıyamadığımız güzeller güzeli yavrumuzun 19 mayıs2023 te beyin sapında beyin tümörlerinin en yıkıcı ve agresif olan diffüz şekilde yayılan bir tümörü olduğunu öğrendik. Dünyada bile tedavisi olmayan sağdece hayatta kalma süresinden bahsedilen dört harfli bir canavar DIPG. Beyin cerrahi ve onkoloji ile hemen görüşme yaptık fakat herkes aynı şeyleri söylüyordu. Dalında en ünlü olanlara en başarılı olanlara gidiyorduk hepsi aynısın diyordu 9-12 ay sürer en fazla. Yağız’ın ölüm fermanı imzalanmıştı, biz ne yapacağımıza karar veremeden Yağız’ın sağ tarafı tamamen güçsüz kalmıştı yürürken sağ ayağını sürüyerek yürüyordu. Önümüzde tedavi seçeneği yoktu radyoterapi ve bazı denenmiş kemoterapi ilaçları. Biz Almanya’da klinik bir deneme olan ONC 201-206 ilaçlarını denemeye karar verdik. Okuldan alıp gittiğim Yağız artık destekli yürüyordu ve yutkunmasında sorunlar başlamıştı. Dr. Mehmet Özek Acıbadem Altunizade de Yağız’a biyopsi yaptı ve 30 iş günü radyoterapi aldık. Biyopsi sonucuna göre H3K27 mutasyonu çıktı ve Dipg olduğumuz kesinleşti.
Radyoterapi esnasında temodal 100 mg aldık. Bu ilaç Yağız’ın kemik iliğini durdurdu. 3 hafta sonunda trombositleri hep düştü, sürekli trombosit alıyordu artık yağız. Radyoterapi bitmeden apandisit şişti ve acil ameliyata alındı. Doktorlar kurtulmaz dediler ama yoğun bakımda bile kalmadan çıkmıştı. Yağızın kemik iliği çalışmayı durdurduğundan dolayı sürekli nötropenik seyretti ve enfeksiyon kapıyordu. Bu süreçte semptomları ilerlemeye başlamıştı hareketleri yavaşlıyor desteksiz yürüyemiyor ellerini hareket ettiremiyordu. Yağız bunlara rağmen hep metanetli sabırlı ve anlayışlıydı. Hepsi bitecek iyileşeceksin diyordum. Bana olan inancı kırılmadı her daim çok güvenirdi. Semptomlar geldikçe doktorlar kortizonu dahada arttırıyordu. Kortizonu fazla kullanmamızdan dolayı Yağız’ın bedeni hızla kilo alıyordu çatlaklar oluşuyordu. En zoruda omuriliğinde kemik erimesine yol açmıştı. Yüzde 40 dan fazla kemik dokusu kaybolmuştu çökme kırıkları oluşmuştu. En ağır ağrı kesicilerle güne başlıyordu yavrum. Onc yanında Avastin adında bir ilaç daha alıyorduk. Beyin sapındaki tümör stabil kaldığı halde ventrikül ve omuriliğinde yeni tümörler oluştu. Doktorlar artık Yağız için yapabileceğimiz birşey kalmadı dediler. 7 ay boyunca boynunu bile hareket ettiremeden yatalak şekilde yattı. Artık konuşması yutkunmasıda iyice gitmişti. 14 Mayıs sabahı yağız solunum yetmezliği ile acile kaldırıldı. Entübe edildi ve 58 gün boyunca savaştı. 9 temmuzda 17:48 ise sonsuza kadar iyileşti güzel oğlum. 7,5 yaşında tanı aldı ve 14 ay boyunca savaştı hiç adil olmayan bir savaşta. Silahı olmadan bir canavara direnmeye çalıştı ve 8,5 yaşında sonsuzluğa uğurladık. O adeta bir melekti gerçek kanatlarını kazandı ve gitti bizlere ise kocaman bir boşluk ve acı bıraktı. Kardeşi olmasını çok istiyordu ama bir sene görebildi kardeşini en çok bu yakıyor canımızı. Bütün hayallerimizi de toprağa verdik. Onu çok seviyor ve özlüyoruz. Onun yokluğu çok acı, tedavisi olmayan bir hastalık yüzünden kayıp gitti elimizden ve biz sağdece seyrettik…